Hızır Geldiğinde BARIŞ Geliyor.

Hızır orucu, Hızır lokması bizler için tekrar özümüzü yokladığımız, varoluşu anlamlandırmada, cümle varlığa ve kendimize sorumlulukları hatırlatma ve yeniden yaşamadır.

Hızır kültü; Eski Mezopotamya ve Anadolu halk inancında, Tanrı misyonu yüklenmiş bir kurtarıcı olarak betimlenirken, çok Tanrılı dönemlerde, yeryüzünün ölümsüz insan Tanrısı olarak görünür

Hemen hemen her inançta Tanrı arayışı vardır dolayısıyla Tanrı ile insan arasında bir bağ kurulmuştur.
Cenab’ı Mevla bana ulaşmak için vesileler arayın diye buyurmuştur.
İşte Hz. Hızır bu vesiledir, aslında istenen Tanrı’dır.
Umudun boz atlısı Hızır, insanın insan sevmesinin örneği ve ölümsüzlüğüdür.

Anadolu halk inancında Hızır, Nebi veya bir ulu ermiş olarak kabul edilir. Onun için Hızır nebi ya da boz atlı Hızır diye anılır. Hızır; Boz atlı, aksakallı ve nur yüzlü bir Pir’i ebedi olarak betimlenir. Bastığı her yerde güller, çiçekler açar, ekinler yeşerir, elini uzattığı her kişi dertten kederden kurtulur, uğradığı her mekân nimet, bereket, şefkat ve rahmetle dolar.

Hızır inancı, oldukça yaygın bir halk inancıdır.
Hızır Ab-ı hayat denen ölümsüzlük suyunu içmiş, dolayısıyla Yüce Allah’ın hikmetleri ile donanmış, bütün umut ve çarelerin tükendiği anlarda “car’a” yetişen semavi bir kurtarıcıdır. Zaman zaman halkın arasına katılarak darda kalanların yardımına koşar ve doğaya yeniden can verir…

Hızır Hak’tan umulandır

İnsanoğlunun gücünü ve kudretini aşan olaylar karşısında, aciz ve çaresiz kaldığı anlarda yüce Allah’tan kesilmeyen umuttur.

Hızır özlemin adıdır
Hızır Hakk’ın nişanıdır.
Hızır Allah’a açılan kapıdır.
Hızır insanla Tanrının buluşmasıdır.

Sevginin, şevkât’in boz atlısıdır Hızır.
Doğa ve insan sevgisinin ölümsüzlüğüdür.
Hayatı çağrıştıran yaşamın kendisidir Hızır

Hızır; karşılık beklemeden, menfaat gözetmeden mağdur insanlara uzanan bir dost elidir.
Tükenmez umudun adı, Ölümsüzlük özleminin feryadıdır Hızır.

Biz aleviler güneşin nasıl yeniden doğacağına inanıyorsak, boz atlı Hızır’ında dar günümüzde car’a yeteceğine öyle inanmaktayız.
“ölüm ölür biz ölmeyiz” dedirten umuttur Hızır.

Nuh’u tufandan / Halil’i nardan / İsa’yi dardan kurtaran ol Şah’ı merdan dır Hızır.

Hızır umuda açılan kapıdır.
Her kışın sonunda bir baharın geleceği, her darlığın sonunda bir ferahlığın olacağı hep umut edilir ya, işte o umuttur Hızır.
Özellikle kış mevsiminin çetin ve amansız geçtiği Doğu Anadolu’da
yaz mevsiminde depolanan hayvan yeminin tükenmeye yüz tuttuğu, metrelerce karın yağdığı, adeta bahardan umudun kesildiği şubat ayında, Hızır atını koşturuyor diye tabir edilen, karakışa sökün veren karları eriten, umuda kapı açan bahar yelidir Hızır.

Biz aleviler yaşadığımız bölgelerde en güzel yerleri, Kırklar mekanı, Ali’nin düldülünün ayak izleri, Hızır’ın çeşmesi gibi, en ulu mekânları bu erenlere laik görmüşüz, kendimizden de uzak görmeyip beraberce yaşaya gelmişiz.
Hakk-ı kendimiz de gördüğümüz gibi erenleri, evliyaları yanı başımızda hissetmiş ve yaşantımıza kılavuz eylemişiz, onların yolunu yol, halını hal eylemişiz.
İşte bu bağlamda diyoruz ki:
Hızır;
Karanlığın gündüzüdür / yolunu kaybedene yön veren çoban yıldızıdır.
Hızır; ilim irfan denizidir.
Hızır; Rahmettir, Merhamettir, Şefkat’tir, Adalet’tir,
Çün ilahi keramettir.

Önemli olan bu yüce değerler etrafında kenetlenmek, bu insani ilkeleri hayata geçirmek, birer Hızır olabilmektir hüner.

Hızır bilinçtir, farkındalıktır.

İyilikte bulunmanın, iyiliği tercih etmenin, iyiliği istemenin, iyiliği oluşturmanın, iyilerden olmanın bilincidir Hızır.

Dar ve zor günde, sıkıntılı ve kötü zamanlarda uzanan bir el,
Hızır’ın elidir.

Bu anlayışla yaklaşıldığında, aslında Hızır’ın sadece biz Alevilerin değil, cümle insanlığın gündemine girmesi ve yaşatılması gerekiyor.

Bütün insanlıkça Hızır böyle anlaşılırsa, insanlık iyilik ve dayanışmayı temel esas olarak kabul ederse; dünya daha iyi bir dünya, yaşanılası bir dünya olmaz mı?

İnsanlığın muhtaç olduğu da dayanışma, paylaşım, iyilik değil midir?

İnsanlığın huzuru, mutluluğu, yaşamı en ideal şekliyle yaşaması buradan geçiyor.

Yoksa savaş ve sömürü ile açlık ve sefaletle, bencilik ve çıkarla insanlık daimi olarak huzursuzluğa, cehennemi bir hayata mahkûmdur.

İnançsal boyutunu, bizlerin Hz. Hızır ile özel bağı bir yana, tüm insanlık nezdinde bunu idrak ettiğimizde, Hızır bilincinin insanlığın bütün temel dertlerinin bir noktada dermanı, anahtarı olduğunu söyleyebiliriz.

O halde Hz. Hızır’ı daha çok anmalı, yaşamalı ve yaşatmalıyız.

Karşılık beklemeden iyilik etmeli, iyilikte bulunmalı, bizden yardım talep edeni geri çevirmemeliyiz.

İşte böylesi bir inancı içselleştirdiğimizde, yaşam biçimi haline getirip tüm yaşamımızda uyguladığımızda Hızırlaşırız.

Hızır günleri aynı zamanda BARIŞ günleridir.
Senede bir kez Hızır ayında taliplerine varan Pir’ler, Rayber’ler, Mürşit’ler beraberinde BARIŞ’ı da getirirlerdi. Küskünlükleri, dargınlıkları, müşkülleri çözer.
Huzurun, sevginin, kardeşliğin, paylaşımın, dayanışmanın ve birliğin insanlık için ne denli vazgeçilmez yüce değerler olduğunu anlatırlardı..

Hızır yaşamımızın tümünde, yani doğumdan ölüme kadar daima bizimle olandır.

Fakat her yıl ocak ve şubat ayları bizler için Hızır ayları, günleridir. Hızır aşkına 3 gün oruç tutar, lokmalarımızı pişirir, Cem tutarız. Genel olarak Ocak’ın son 2 haftası ve Şubatın ilk 2 haftası Hızır ayıdır. Yöresel farklıların (bazı yörelerde 3-5-7 gün tutulur) içerisinde barındığı bir anlayış olmakla birlikte, Cemevlerimizde Hızır günleri, Şubat’ın 2. Haftası Salı – Çarşamba- Perşembe günleridir.
Bu sene Hızır aşkına kaynayıp coşacağız günler, 11- 12- 13 şubat tarihleridir.

Bağcılar Cemevimiz de 3 gün boyunca oruç açma lokmamız ve ardından Cem muhabbetimiz olacaktır. 14 Şubat Cuma günü saat 12.00’da Hızır aşkına Kurban lokmamız olacaktır.

Cümle canlar davetlidir.

Sevgi ve umudun boz atlısı olan” Hızır’ın” darda kalanlara yardım geleneğinin, bütün insanlarda vücut bulması dileği ile,
Ali haldaşımız, Hızır yoldaşımız olsun.

Bağcılar Cemevi
İnanç Kurulu Başkanı
Eren YILDIRIM

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir